Bir zamanlar tasarım dosyaları e-posta ile gönderilir, versiyonlar birbirine karışır, iş birliği neredeyse imkânsız hâle gelirdi. Bugünse dünyanın dört bir yanındaki tasarımcılar aynı dosya üzerinde gerçek zamanlı çalışabiliyor. Bunu mümkün kılan bir girişim var: Figma.

Hiçbir Adobe tecrübesi olmayan genç bir ekibin sıfırdan inşa ettiği Figma, sadece bir araç değil; bir tasarım kültürü devrimi başlattı. Ve bu dönüşüm, sıradan bir başarı hikâyesinden çok daha fazlası.

1. Başlangıç: Üniversite Sıralarında Doğan Bir Fikir

Figma’nın kurucusu Dylan Field, üniversite yıllarında “tasarımı bulut üzerinden erişilebilir ve işbirlikçi hâle getirme” fikrini ortaya attı. O dönemde çoğu tasarım aracı masaüstü uygulamalarıydı ve pahalı lisanslara sahipti. Üstelik birden fazla kişinin aynı dosyada çalışması teknik olarak neredeyse imkânsızdı.

Field, bu problemi çözmek için bulut tabanlı, tarayıcı üzerinden çalışan ve çoklu kullanıcı desteğine sahip bir platform geliştirmeye karar verdi. Bu fikir o dönem için radikaldi. Yatırımcılar bile “tarayıcıda çalışan bir tasarım programı mı?” diyerek şüpheyle yaklaşıyordu.

Ama o yılmadı.


2. Zorluklarla Geçen Yıllar: Kimse İnanmadığında Devam Etmek

2012’de kurulan Figma, ilk ürününü ancak dört yıl sonra, 2016’da piyasaya sürdü. Bu süre boyunca ekip defalarca ürününü yeniden yazdı. Tarayıcıda hızlı ve akıcı çalışan bir tasarım aracı üretmek ciddi mühendislik zorlukları içeriyordu.

Rekabet de hiç kolay değildi. Adobe gibi devler sektöre hâkimdi. Figma’nın neredeyse tüm iddiası şu cümledeydi:

“Neden tasarımı herkesle aynı anda yapmayalım?”

Bu “herkes için tasarım” felsefesi, Figma’yı geleneksel anlayıştan farklı kıldı.


3. Kırılma Noktası: COVID-19 ve Uzaktan Çalışmanın Etkisi

Figma’nın asıl yükselişi, pandemi döneminde gerçekleşti. Tüm ekiplerin uzaktan çalışmaya geçmesiyle birlikte, gerçek zamanlı iş birliği sağlayan Figma’nın değeri daha çok anlaşıldı. Birçok büyük şirket tasarım süreçlerini Figma’ya taşıdı.

Ücretsiz plan sunması, eğitim kurumlarına açık kaynak sağlaması ve kullanıcı dostu arayüzüyle Figma, sadece bir araç değil; bir topluluk hâline geldi. YouTube’daki içerik üreticilerinden üniversitelerdeki öğrencilere kadar geniş bir kitle tarafından benimsendi.


4. Adobe’nin 20 Milyar Dolarlık Satın Alma Girişimi

2022’de Adobe, Figma’yı tam 20 milyar dolara satın almak istediğini duyurdu. Bu teklif, yalnızca Figma’nın değil, bulut tabanlı tasarım araçlarının tüm sektörün geleceği olduğunu kanıtladı.

Henüz on yılını bile doldurmamış bir girişimin, bu denli büyük bir değerlemeye ulaşması, birçok genç girişimci için umut oldu. Bu hamle, “büyük olana karşı kazanılamaz” efsanesini yerle bir etti.


5. Figma’nın Felsefesi: Tasarımı Erişilebilir Kılmak

Figma’nın başarısı, yalnızca teknik yeterlilikten kaynaklanmıyor. Asıl fark, sunduğu felsefede yatıyor:

Figma, bir yazılım olmaktan çok, tasarım yapma biçimini değiştirdi.


Sonuç: Büyük Dalgaları Genç Fikirler Yaratır

Figma’nın hikâyesi; kaynakların sınırlı olduğu, deneyimin az ama vizyonun güçlü olduğu durumlarda bile dünya çapında başarı elde edilebileceğini kanıtlıyor.

Bu hikâye, sadece tasarım sektörüyle ilgilenenler için değil; yenilikçi düşünceye inanan herkes için bir ilham kaynağı.
Çünkü bazen tek bir fikir, devasa sektörlerin kurallarını yeniden yazabilir.